SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 889 >>

DEVAM: 20- RÜKU VE SECDEDEKİ TESBİH BABI

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْنُ الصَّبَّاح. حَدَّثَنَا جرير، عَن منصور، عَن أبي الضحى، عَن مسروق، عَن عائشة؛ قالت:

 - كان رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ يكثر أن يقول في ركوع وسجوده ((سبحانك اللهم وبحمدك. اللهم اغفر لي)) يتأول القرآن.

 

Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), rüku' ve secdesinde:

 

سبحانك اللهم وبحمدك. اللهم اغفر لي –Sübhanek’allahumme vebi hamdike Allahumağfirli-çok söyleyerek Kur'an'ı tefsir ederdi."

 

Diğer tahric: Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai

 

AÇIKLAMA: Hadisin zahirine göre Nebi (s.a.v.) anılan zikri namazda çok söylerdi. Namazın dışında söylemezdi. Müslim'in bir rivayetinden anlaşıldığına göre Nebi (s.a.v.) bu zikri namazın içinde ve dışında bol bol söylerdi. Müslim'deki rivayet şöyledir: Aişe (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

 

"Resulullah (s.a.v.); 'Sübhanallahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve etubu ileyh' zikrini çok söylerdi. Ben:

 

Ya Resulallah: Seni görÜyorum. Bu zikri çok söylüyorsun. dedim. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: ''Benim Rabbim. ümmetim hakkında bir alamet göreceğimi bana haber verdi. Ben on u gördüğüm zaman: 'Sübhanallahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve etubu ileyh' sözünü çok söyleyeceğim. İşte o alameti gördüm. (Alarnet şudur:J Allah'ın nusreti ve Fetih - Mekke Fethi - geldiği ve insanların dalgalar halinde İslam dinine girdiklerini gördüğün zaman, Rabbinin hamdine bürünerek tesbih et; Ve ondan mağfiret dile. Çünkü Allah, tevbeleri çok kabul edicidir."

 

Müslim'in rivayetinde, Nebi (s.a.v.)'in anlattığı alamet, Nasr suresidir,

 

Nasr suresinde Allah Teala: ''.... فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْه....'' buyurmuştur. Bu ayette Nebi (s.a.v.)'e Allah'ın hamdiyle tesbih etmesi ve istiğfar etmesi emredilmiştir. Hadiste Aişe (r.anha}'nın bildirdiği gibi Nebi (s.a.v.) anılan zikri çok söylemekle bu ayeti tefsir etmiş olur. Ve emrine uymuş olur.

 

Mezkur ayet; iki şekilde yorumlanabilir:

 

1- «Rabbinin hamdine bürünerek tesbih et... » Bu takdirde Nebi (s.a.v.)'e, hem hamd etmek hem de tesbih etmek emri verilmiş oluyor. Ve Nebi (s.a.v.) ikisini de yapmadıkça emre uymuş olmaz.

 

2- «Rabbine hamdetmek suretiyle tesbih et ...» Çünkü hamd etmek de bir nevi tesbihtir, Onda da Allah'ın eksikliklerden nezih oluşu ifade ediliyor. Övgüye layık fiiller dolayısıyle.. hamd edilir. Bu takdirde Nebi (s.a.v.l'e hamd etmek emri verilmiş oluyor ve kendisi yalnız hamdetmekle, verilen emri yerine getirmiş oluyor.

 

Hadisteki zikir lafzı, ayetin birinci şekilde yorumlanmasını te'yid eder. Çünkü 'Sübhaneke'llahümme' ile 'Bihamdik' arasında atıf harfi olan  'vav' harfi vardır. Zahirine göre, bu harf, kendisinden önce geçen tesbih ile kendisinden sonra gelen hamd'in ayrı cümleler olduğuna işaret eder. Ehlinin ma'lumu olduğu üzere, bu harf, kendisinden sonra gelen cümleyi, kendisinden önce geçen cümleye atıf eder. Bu takdirde mezkur zikrin manası şöyle olur:

 

"Allah'ım! Seni tesbih ederim ve layık olduğun hamd ile sana hamd ederim."

 

Bu harf, hal için olabilir. Bu takdirde mezkur ibarenin manası şöyle olur:

 

"Allah'ım! Senin hamdine bürünerek Seni tesbih ederim ... "

 

Nebi (s.a.v.)'in mağfiret dilemesine gelince; Bu dilek, tevazuun en mükemmel ifadesidir. Allah Teala'nın emrine uymanın büyük idrakidir ve ümmeti için rehberlik nişanesidir. Çünkü bilindiği gibi Nebi (s.a.v.) küçük - büyük bütün günahlardan masumdur. Bazı alimlere göre Nebi (s.a.v.)'in bu çeşit mağfiret dilemesi, kendi zatında ümmeti içindir .