DEVAM: 20- RÜKU VE
SECDEDEKİ TESBİH BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد
بْنُ
الصَّبَّاح.
حَدَّثَنَا
جرير، عَن
منصور، عَن
أبي الضحى، عَن
مسروق، عَن
عائشة؛ قالت:
-
كان رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
يكثر أن يقول
في ركوع
وسجوده
((سبحانك
اللهم وبحمدك.
اللهم اغفر
لي)) يتأول
القرآن.
Aişe (r.anha)'dan
şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), rüku' ve secdesinde:
سبحانك
اللهم وبحمدك.
اللهم اغفر لي
–Sübhanek’allahumme vebi hamdike Allahumağfirli-çok söyleyerek Kur'an'ı tefsir
ederdi."
Diğer tahric: Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai
AÇIKLAMA: Hadisin zahirine göre Nebi (s.a.v.) anılan zikri
namazda çok söylerdi. Namazın dışında söylemezdi. Müslim'in bir rivayetinden
anlaşıldığına göre Nebi (s.a.v.) bu zikri namazın içinde ve dışında bol bol
söylerdi. Müslim'deki rivayet şöyledir: Aişe (r.a.)'dan rivayet edildiğine
göre, şöyle demiştir:
"Resulullah
(s.a.v.); 'Sübhanallahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve etubu ileyh' zikrini
çok söylerdi. Ben:
Ya Resulallah:
Seni görÜyorum. Bu zikri çok söylüyorsun. dedim. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.)
buyurdu ki: ''Benim Rabbim. ümmetim hakkında bir alamet göreceğimi bana haber
verdi. Ben on u gördüğüm zaman: 'Sübhanallahi ve bi hamdihi estağfirullahe ve
etubu ileyh' sözünü çok söyleyeceğim. İşte o alameti gördüm. (Alarnet şudur:J
Allah'ın nusreti ve Fetih - Mekke Fethi - geldiği ve insanların dalgalar
halinde İslam dinine girdiklerini gördüğün zaman, Rabbinin hamdine bürünerek
tesbih et; Ve ondan mağfiret dile. Çünkü Allah, tevbeleri çok kabul
edicidir."
Müslim'in
rivayetinde, Nebi (s.a.v.)'in anlattığı alamet, Nasr suresidir,
Nasr suresinde
Allah Teala: ''.... فَسَبِّحْ
بِحَمْدِ
رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْه....''
buyurmuştur. Bu ayette Nebi (s.a.v.)'e Allah'ın hamdiyle tesbih etmesi ve
istiğfar etmesi emredilmiştir. Hadiste Aişe (r.anha}'nın bildirdiği gibi Nebi
(s.a.v.) anılan zikri çok söylemekle bu ayeti tefsir etmiş olur. Ve emrine
uymuş olur.
Mezkur ayet;
iki şekilde yorumlanabilir:
1- «Rabbinin
hamdine bürünerek tesbih et... » Bu takdirde Nebi (s.a.v.)'e, hem hamd etmek
hem de tesbih etmek emri verilmiş oluyor. Ve Nebi (s.a.v.) ikisini de
yapmadıkça emre uymuş olmaz.
2- «Rabbine hamdetmek
suretiyle tesbih et ...» Çünkü hamd etmek de bir nevi tesbihtir, Onda da
Allah'ın eksikliklerden nezih oluşu ifade ediliyor. Övgüye layık fiiller
dolayısıyle.. hamd edilir. Bu takdirde Nebi (s.a.v.l'e hamd etmek emri verilmiş
oluyor ve kendisi yalnız hamdetmekle, verilen emri yerine getirmiş oluyor.
Hadisteki zikir
lafzı, ayetin birinci şekilde yorumlanmasını te'yid eder. Çünkü
'Sübhaneke'llahümme' ile 'Bihamdik' arasında atıf harfi olan 'vav' harfi vardır. Zahirine göre, bu harf,
kendisinden önce geçen tesbih ile kendisinden sonra gelen hamd'in ayrı cümleler
olduğuna işaret eder. Ehlinin ma'lumu olduğu üzere, bu harf, kendisinden sonra
gelen cümleyi, kendisinden önce geçen cümleye atıf eder. Bu takdirde mezkur
zikrin manası şöyle olur:
"Allah'ım!
Seni tesbih ederim ve layık olduğun hamd ile sana hamd ederim."
Bu harf, hal
için olabilir. Bu takdirde mezkur ibarenin manası şöyle olur:
"Allah'ım!
Senin hamdine bürünerek Seni tesbih ederim ... "
Nebi
(s.a.v.)'in mağfiret dilemesine gelince; Bu dilek, tevazuun en mükemmel
ifadesidir. Allah Teala'nın emrine uymanın büyük idrakidir ve ümmeti için
rehberlik nişanesidir. Çünkü bilindiği gibi Nebi (s.a.v.) küçük - büyük bütün
günahlardan masumdur. Bazı alimlere göre Nebi (s.a.v.)'in bu çeşit mağfiret
dilemesi, kendi zatında ümmeti içindir .